Elon Musk ile Ekonomi 101

Durup düşünsenize..

$2,000 bir araba, $100 bir laptop veya $70 Samsung S8. Şuanda piyasada bulunan her ürünün 10 kat daha ucuz olduğunu birlikte hayal edelim… Ne kadar güzel olurdu, değil mi?

Böyle bir temel Pazar nasıl olurdu?

1913. Thomas Edison ve elektrikli araba.

Bu ürünler için arz-talep dengesini tahmin etmek imkansız neredeyse. Elon Musk, 15 yıl önce 165 Milyon $’lık bir servet yaratınca tam olarak da bunları düşündü. Ve tüm işlerini ekonominin çok basit prensipleri çerçevesinde kurdu. Bir iş başlattığı zaman yeni bir keşif yapmaya çalışmaktansa herkesin yanlış yaptığı bir şeyi doğru yapmaya çalışıyor. Çoğumuz dünyada ki ilk elektrikli arabaların Tesla’ya ait olduğunu düşünüyoruz fakat bu konsept 1910’ların başından bu zamana kadar birçok defa denenmiştir. Elektrikli araçların hikayesini farklı bir yazımda sizlere anlatacağım.

Elon Musk’a dönecek olursak;

Servetinin çoğunu Paypal sayesinde oluşturdu. 1999 yılında kurmuş olduğu x.com şirketi hızlı bir şekilde Confinity tarafından satın alındı. Geçmiş hakkında çok detaya girmeyelim yoksa içinden çıkamayız 🙂  2002 yılında Musk’un, PayPal’da %11,7 oranında sahipliği bulunuyordu ve bunu satması ile birlikte 165M$ değerindeki servetine sahip oldu.

Apollo zamanından beri uzay keşiflerine olan ilginin gittikçe azalmasına rağmen Elon Musk bu konu hakkında çok tutkulu bir insandı. Elinde bulunan bu serveti ile hedefi, Mars’a içinde bir sera ile roket fırlatmaktı. Basitçe, tüm serveti ile muazzam bir PR hareketi yapmak istiyordu. Fakat bu hayali gerçekleştirmek için bu servet bile yeterli olmadı.

Roket Fırlatma ücretleri oldukça pahalıydı ve Rusya’nın kullanımdan çıkarılmış ICBM’leri ile birlikte bile imkansızdı. Bu kadar olgunlaşmış bir sektörü değiştirmek her ne kadar zor olsa da aklında bir fikir vardı.

Uzay Sektörünün Hatası Neydi?

Uzay araştırmalarında, roket geliştiren ve üreten şirketler toplayıcı şirketlerdi. Motorları, kontrol panelleri ve neredeyse tüm parçaları farklı şirketlerden temin ediyorlardı. Fakat tüm bu şirketlerin yine farklı tedarikçileri, üreticileri ve geliştiricileri vardı ve bir parça birçok şirketin elinden geçtiğinden ötürü tüm parçaları temin etmek aşırı masraflı olmakla birlikte bunların tek bir yerde toplanıp son olarak tekrar birleştirmek de oldukça masraflı bir prosedürdü. SpaceX işte burada farkını ortaya koydu. Bir rokette kullanılan parçaların %85’ini kendisi üretmeye başladı ve bu sayede çok daha uygun fiyatlarla parça üretimi gerçekleştirmekle birlikte overall masraf kat ve kat azaldı.

Örnek verecek olursak, eğer SpaceX Radyolarını farklı şirketlerden temin etmiş olsaydı, radyo başına 50,000-100,000 dolar arasında bir maliyeti olacaktı. Fakat kendileri üretmeye başladıklarından beri radyo başına $5,000  gibi düşük bir maliyetle üretimi karşılıyorlar.

Tesla Ne Yapıyor?

Tesla’ya baktığımız zaman benzer bir mantık ile ilerliyor. Arabalarının içinde bulunan 5,300 parçanın %80’ini kendileri üretiyor. İyi bir oran olarak görülse bile bataryaları henüz üretemiyorlar. Elon Musk ise bir sonraki hedefinin bataryaları kendilerinin üretmesi olduğunu söyledi. Batarya üretmek zor ve maliyetli bir iş. Dünya bazında bu kadar yüksek hacim ile batarya üreten sadece birkaç şirket var.Bunların arasında en büyük olanları Panasonic, BYD ve LG Chem. Bu üç şirket toplamda pazarın %63’üne sahip. Tesla ise bataryalarını Panasonic’ten temin ediyor kWh başına $200’lık bir ücret karşılığında. Fakat Tesla’nın arabalarında kullanılan en düşük hacimli bataryanın 50 kWh olduğunu düşünürsek bu yaklaşık $10,000’a tekabül ediyor. $35,000 lık bir araba yapıp kar etmeye çalışıyorsanız bu çok büyük fakat azaltılabilir bir masraf. Tesla şuanda Panasonic ile iş birliği içinde kendi bataryalarını üretmek için adımlar atıyor ve masraflarını %30 düzeyinde azaltmayı hedefliyor. Uzun süreli baktıklarında ise batarya maliyetlerini kWh başına $100’a indirme hedefleri bulunuyor. Bunun iki etkisi olabilir. Ya satış fiyatını düşürecektir veya aynı fiyata iki kat daha uzun menzilli arabalar ortaya çıkacaktır.

Bu Sistem Nasıl İşliyor?

Fakat SpaceX ve Tesla’nın attığı bu adımda büyük bir kusur bulunuyor. Eğer bu adımlardan herhangi birinde üretim aşamasında sorun yaşarlarsa, dışarıdan tedarik etmediklerinden ötürü hızlı bir şekilde çözüm bulamayacaklardır ve bu üretimi aksatmakla birlikte durdurma aşamasına kadar götürebilir.

Örnek olarak, Tesla, Model 3’ü aluminyum yerine çelik ile üretme kararı alarak maliyeti düşürmeyi başardı lakin parçaların arasında kaynak yapmakta çıkan bir hatadan ötürü üretim hacimleri beklediklerinden yaklaşık 25 kat daha yavaş ilerliyor.

SpaceX ve Tesla fabrikaları hakkında garip bir gerçek bulunmakta. Diğer tüm Amerikan şirketlerinin tersine iki şirketin de üretim tesisleri ABD’de bulunuyor. Burada bir soru ortaya çıkıyor. En ucuz parçaları ve ürünleri üretmeye çalışan bu şirketler neden işçiliğin en pahalı olduğu pazarlardan birinde üretim tesisleri kuruyor?

Neredeyse tüm Amerikan şirketlerinin üretimleri Asya veya Afrika kıtalarında yapılmasına rağmen Musk ABD’de kalmaya kararlı. Araştırmalarım neticesinde bunun bir PR hareketi olmadığının kanaatine vardım. Düşündüğüm zaman aslında çok akıllıca bir fikir olarak nitelendiriyorum. Tesla ve SpaceX’in üretim fonksiyonları, yöntemleri ve sistemleri sürekli değişiklik gösteriyor. Tesla’nın, arabalarını Çin’de daha düşük maliyetle üretme şansı olmasına rağmen ABD’de olması sayesinde -Genel Müdürlüklerinden birkaç kilometre uzakta- işçi, geliştirici, proje müdürü, tasarımcı ve diğer herkes sürekli üretimi takip edebilir ve modifiyeler gerçekleştirebilir. SpaceX ise bunu biraz daha ileri taşıyor. Genel Müdürlük binası ile fabrikasını aynı çatı altında bulundurarak gerçekleşmesi gereken değişikliklere daha hızlı adapte olabiliyor.

United Launch Alliance

ULA (United Launch Alliance) tarih boyunca Amerikan devletinin neredeyse tüm uzay ihalelerini almıştır. ULA’nın Amerikan Savunma Bakanlığının bir uydusunu yaklaşık $400M’lık bir bedel karşılığında uzaya fırlattığı biliniyor fakat bunu SpaceX $80M’a yapabiliyor. Şu anda baktığımızda SpaceX diğer şirketlere göre tam 5 kat daha ucuz olmasına rağmen Elon Musk bu rakamın 10 kat olmasını istiyor.

Peki Bu Nasıl Olucak?

Falcon 9 da kullanılan yakıt masrafı toplamda $200,000’dı. $400M fiyata baktığımız zaman maliyet unsuru olarak saymamıza gerek bile yok. Asıl maliyet roketlerin kendisi ve bu nedenden ötürü SpaceX roketleri tekrar kullanılabilir hale getirmek istiyor. Roket, fırlatma aşamasında görevini gerçekleştirdikten sonra fırlatma sahasına geri dönebilmeli ve sonrasında daha birçok görevde kullanılabilmeli. Elon Musk, bu prosedür’ün başarı ile gerçekleştirildiği takdirde bir fırlatmanın yaklaşık $40M olacağını söylüyor.

SpaceX şuana kadar uzay sektöründe dev değiklikler yapmış olsa da bu fiyatlara düşürebilirlerse uzaydaki olanakların önü açılacaktır. Uzay turizmi gerçekleştirilebilir, sivil uydular bile görülebilir. Fakat SpaceX büyük bir sorun ile karşı karşıya. Fiyatların düşmesine rağmen insanlar roket satın almıyor. Bu inelastic demand olarak tanımlanıyor. Tesla’nın elektrikli araba fiyatlarını düşürdüğü zaman satışların artmasının tam tersi.

SpaceX sektörünün sorunu ise halka açık bir sektör değil. Normal halk bunları alamıyor, sadece devletler alabiliyor ve maalesef devletler bunların masraflarını normal insanlar kadar umursamıyor. Çünkü bu ücret satın alma kararını veren kişi veya kişilerin ceplerinden çıkmıyor. Örnek olarak, Amerikan Hava Kuvvetlerinin Ulusal Güvenlik için belirli sayıda uydu fırlatması gerekiyor ve bunu ne pahasına olursa olsun yapacaklardır.

Fakat Elon Musk’ın hayali insanlığı farklı bir gezegene taşımak ve bunu yapması için paraya ihtiyacı var, çok fazla paraya. Bu nedenden ötürü SpaceX internet pazarına adım atacak. Şuanda tüm dünyada erişilebilecek bir internet ağı sağlamak için uydu takımları hazırlanıyor. Dünya yörüngesine binlerce uydu yerleştirerek bu ağı kurmayı hedefliyorlar.

 

7 milyar insan bulunan bu dünya’da eğer 50 milyonluk bir müşteri ağı oluşturabilirlerse, bu yılda $30 Milyar dolar demek oluyor. Uydular ve roketler tamamen SpaceX tarafından üretilecek olduğundan ötürü masraf boyutu ise rekabete için çok daha düşük olacaktır.

SpaceX’in farklı pazarlara adım atmasındaki tek hedef, Elon Musk’un uzay keşifleri projeleri için bütçe çıkartmak. Bu nedenden ötürü SpaceX, Tesla gibi kar hedefleyen ve halka açık bir şirket değil. Elon Musk bir röportajında ‘’SpaceX düzenli bir şekilde Mars’a uçuşlara başlamadığı sürece halka açılmayacaktır, hisse satışları olmayacaktır’’ demiştir.

Baktığımız zaman karşımızda hepimizin bildiği üzere tüm kuralları yıkmaya çalışan bir girişimci mevcut. Birçok insan bahsettiği şeylerin imkansız olduğunu söyledi, söylemeye devam ediyor lakin katettiği gelişimleri düşündüğümüz zaman ise bunlara imkansız olarak bakmak mümkün değil.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here